13 Temmuz 2025, Pazar
02:23

Türkiye İçin Tarihi Bir Gün

GÜNDEM
Türkiye İçin Tarihi Bir Gün
Mehmet Emin Koşal
Gazeteci-Yazar

Türkiye İçin Tarihi Bir Gün 

“Barış, en sessiz zaferdir.
Ne marşla gelir, ne alkışla uğurlanır.
Ama gelir… Sessiz gelir… Kalplere iner.”

— Cahit Zarifoğlu

Bir ülkenin kaderi, bazen bir kurşunun tetiğinde, bazen de sessizce yere bırakılan bir silahta saklıdır. Türkiye, uzun yıllardır süren bir acının, kapanmayan bir yaranın izleriyle yürüdü bu yolda. Dağlar, ovalar, şehirler; hepsi bir şeyler anlattı bize. Kimi zaman bir ağıtla, kimi zaman bir çocuğun gözlerinde kalan korkuyla… Ve şimdi, belki de ilk kez bu kadar yakınız, o susturulamayan silahların nihayet sonsuza dek susmasına.

Bugün, tarih takvimine sadece bir gün daha eklenmiyor. Bugün, bir dönemin kapanışı, başka bir dönemin umutlu eşiği olarak kaydediliyor. PKK’nın resmî bir törenle silah bırakacağı, ardından tamamen geri çekileceği bilgisi, yıllar süren çatışmaların sonunda beliren zayıf ama kıymetli bir ışığı temsil ediyor. Türkiye, yorgun ama umudu tükenmemiş bir halkın ellerinde, yeni bir başlangıcın sınırına gelmiş durumda.

Kırk Yıllık Gölgeler,Hayaller ve Hikayeler
Kırk yıl… Bir nesil büyüdü, bir nesil gömüldü, bir nesil yarım kaldı bu çatışmanın gölgesinde. Şehirler, dağlar, ovalar, sınır köyleri… Her taşın altında bir hikâye, her kurşunun ardında bir insan vardı. Ve şimdi… Şimdi o hikâyeler, bir noktada susuyor. Belki ilk defa.
Bu yalnızca bir silah bırakma değil; bu, bir toplumun dizlerinin üzerine çöküp “Yeter” deme halidir. Bu, kavga eden kardeşlerin göz göze gelip, ilk defa susarak konuşmasıdır.

Devletin İradesi, Toplumun Vicdanı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “terörsüz bir Türkiye” hayalini sıkça dile getirmesi, Devlet Bahçeli’nin “silahlar sussun, millet kazansın” yönündeki çağrısı, artık bu meselenin bir güvenlik dosyasından çıkıp bir vicdan meselesi hâline geldiğini gösteriyor. Devletin gücü, şüphesiz ki dağları aşar. Ama bir milletin iradesi, dağları susturur. PKK’nın bugünkü geri çekilme adımı, sadece güvenlik güçlerinin başarısı değil; aynı zamanda yıllarca “artık yeter” diyen halkın dua çağrısıdır.
Barış, sadece siyasi otoritenin değil, milletin ortak aklının, ortak yorgunluğunun ve ortak hayalinin eseridir.
“Gözyaşından köprü olmaz ama, geçilir. Acıdan yol olmaz ama, yürünür. İnsan bazen, yalnızca barışa inanarak yaşar.”
— Ahmed Arif

Peki Dünya Bu Duruma Ne Diyor?

Bu gelişme, sadece Türkiye için değil, bölge için de sarsıcı bir dönüm noktası. Suriye’nin kuzeyinde hâlen karmaşık dengeler varken, Irak’taki yapısal kırılganlıklar sürerken, İran’ın Kürt politikasındaki sertlik bilinirken… Türkiye’den yükselen bu yeni ton, uluslararası diplomaside dikkatle takip ediliyor. Çünkü Türkiye barışırsa, bölge nefes alır. Çünkü barışın haritası, sadece sınır çizgileriyle değil; yüreklerin iklimiyle de çizilir.

Bu Defa Gerçekten Olabilir mi?

Olabilir. Eğer biz bu defa sabırlı olursak, Eğer devlet, kararlılıkla yürürse, Eğer muhalefet, siyasi kazanç değil toplumsal huzuru öncelerse, Ve eğer medya, yangına körükle değil, suyla giderse… Evet, bu kez gerçekten barış olabilir.
Unutmayalım ki barış, “bir daha asla” demekle başlar. Ve “bir daha asla” diyebilmek için, önce geçmişle helalleşmek gerekir.
“Geldiğimiz yer, yandığımız yer… Ama döndüğümüz yer, belki de ilk kez umut…”

Son Bir Söz …

Silahlar susacak yerini söz alacak,nefretin yerine sadece kardeşlik kalacak.
Korkusuz sabahlar, endişesiz uykular, umutlu yarınlar.
Her yönüyle bir milattır bugün. Bugün Cuma’dır,yani bayramdır.
Terörsüz Türkiye hayaliyle yanıp tutuşan bir coğrafyanın bayramı olması ümidiyle; bu sürece emek veren ve arkasında duran ve terörsüz Türkiye hayalinin öncüsü Cumhurbaşkanımıza,ezber bozan çıkışı ve iradesiyle Devlet Bahçeli’ye, elini ve gövdesini taşın altına koyanlara ve en çokta bu ülke için kanlarını ve canlarını feda eden aziz şehitlerimize Türkiye halkları adına teşekkür etmek gerek.

Bu yazıyı bitirirken, ne politik analizler ne stratejik raporlar kalıyor elimde. Yalnızca bir dua:
“Ey Rabbim… Toprağa düşen her canın hatrına, Sussun artık silahlar… Ve başlasın bir ülkenin sessiz bayramı.”

Ve son söz mahiyetinde “Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir barıştır.” diyerek, sürecin ülkemize ve tüm insanımıza hayırlar ve güzellikler getirmesi ümidiyle.
Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler…